PANEL 1: TARLADAN RAFA, RAFTAN TÜM DÜNYAYA
Tarım ve gıdanın tüketici ile buluÅŸma noktası perakende sektörü yine gündemimizdeydi. Perakende sektörünün tarıma bakışı ve yerel üretimi destekleme çalışmalarını alanının en deneyimli isimleri ile 3. Güvenilir Ürün Zirvesi’nde konuÅŸtuk. Usta iletiÅŸimci Fügen Toksü’nün moderatörlüÄŸünde baÅŸlayan sohbetten satır baÅŸlarını sizin için derledik.
​
FÜGEN TOKSÜ-İLETİŞİM DANIÅžMANI (MODERATÖR) : Biz aslında saÄŸlıklı olmak istiyoruz çünkü yaÅŸlar artık doksanları geçti. Dikkatli beslenmeye çalışıyoruz. Burada da eminim bütün herkesin yolu hem Metrodan hem Hepsiburada'dan, Migros'tan, CarrefourSA'dan geçmiÅŸtir. Ben BeÅŸiktaÅŸlıyım. BeÅŸiktaÅŸ'ta bir Migros vardı, ilk o zaman tanıştım Migros'la. Kamyonla dolaÅŸan Migros'ları da hatırlıyorum. Sonra hayatımıza CarrefourSA girdi, sonra metro girdi derken 2000'li yıllarda bir dijital fırtına geldi ve sevgili Hanzade DoÄŸan Hepsiburada tohumunu saçtı ve onunla birlikte de bambaÅŸka bir dünya geldi. Ama o arada zaten bütün markaların online alışveriÅŸ platformları da doÄŸdu. Metro’da, CarrefourSA'da, Migros'ta da online alışveriÅŸ yapıları doÄŸmaya baÅŸladı ve biz artık kapımıza gelen ürünlerle muhatap olmaya baÅŸladık. Bu kadar kompleks süreçleri nasıl yönetiyorsunuz?
​
CAVİT METİN-Migros A.Åž.Özel Markalı Ürünler & Dış Ticaret GeliÅŸtirme & Bölgeler Pazarlama Direktörü : Hepimiz profesyonel olarak bu iÅŸi yapıyoruz ama aynı zamanda tüketiciyiz, yani biz de sizler gibi tüketiciyiz. Biz de aldığımız ürünlerin gerçekten saÄŸlıklı olmasına dikkat etmek istiyoruz. Her ürünün kendine göre prensipleri ve prosedürleri ayrı ama biz ÅŸuna özen göstermeye çalışıyoruz: bir ürünün tarladan ya da fabrikadan fark etmez, ham maddesinden son ürün oluncaya kadar ya da tarladan rafa gelinceye kadar, hatta raftan da tüketicinin bunu alıp evde tüketilmesi ve sonrasındaki tüm süreçlere kadar bu aÅŸamaları takip etmeye çalışıyoruz. Her ÅŸeyden önce izlenebilirlik dediÄŸimiz kriterler var. Tedarikçilerimizi hem periyodik olarak hem habersiz olarak denetliyoruz. Açıkçası bu denetlemeler sadece ürünün üretim aÅŸaması ya da ürün nasıl üretiliyor kısmının ötesine geçti. Artık etik denetimler de yapıyoruz; çalışan çocuk iÅŸçi var mı, personel haklarını zamanında doÄŸru bir ÅŸekilde alabiliyor mu gibi konular biraz daha ön plana çıkmaya baÅŸladı. Dolayısıyla artık bize çeÅŸitli puanlar veriliyor, skorlar oluyor. Hatta buralarda çok daha iyi puan alan tedarikçilerimizin aldığı sertifikalar uluslararası geçerlikle kazanıyor. Yani bu denetimlerden geçen tedarikçimiz çok rahatlıkla yurt dışına ilave bir prosedüre tabi olmadan ürün satabilir hale geliyor.
Konumuz tarım ve kooperatifleÅŸme, kadın giriÅŸimcilik. Biz bu baÅŸlıkların ne kadar önemli olduÄŸunu pandemi döneminde test ettik ve bence Türk perakendesi iyi bir sınav verdi. Yurt dışında gördüÄŸümüz o boÅŸ kalan raflar sıkıntısı ülkemizde yaÅŸanmadı. Bu gösteriyor ki kendi kendine yetebilirlik ve kendi kaynaklarını üretip onu tüketebilme ve bunu sürdürebilir kılmak çok kıymetli. Bunun temeli ise tarım. Bir önceki oturumda Cemal Özen’de bahsetti çiftçilerimiz zor dönemlerden geçiyorlar. Türkiye’de üretici yaşı hızla yaÅŸlanıyor böyle bir problem var, bizim buna kafa yormamız lazım. Türkiye'nin üretmesi lazım, Türkiye'nin petrolü yok, Türkiye’nin petrolü tarım aslında. Bizde Migros olarak ciromuzun çok önemli bir kısmını tarım ve tarımsal ürünlerden elde ediyoruz yani nerdeyse iÅŸimizin yüzde sekseni tarıma dayalı ürünlerden. Dolayısıyla bu konu hepimizin ve buna mutlaka kafa yormamız lazım bütün paydaÅŸlar bütün ekosistem buna kafa yormamız lazım. Ben biraz Migros'un bu alanda neler yaptığından bahsedeyim. Biz 2010 yılında tarım Bakanlığı'yla birlikte bir proje baÅŸlattık. İyi tarım uygulamaları adı altında 2010’ dan 2024 yılına kadar gelen süreçte de yaklaşık 1 buçuk milyon tonluk iyi tarım uygulamalı ürün hacmine ulaşıldı. Bu hacim ne kadar artarsa bu ürünlerin katma deÄŸeri o kadar yükseliyor ve bundan tüm ekosistem fayda görüyoruz. Tüketici olarak fayda görüyoruz daha izlenebilir ürünler daha saÄŸlıklı ürünler tüketiyoruz, üretici olarak fayda görüyoruz üreticiler ürünlerini pazara ulaÅŸtırmada kolaylık elde ediyor, ürünümü kime satacağım diye bir derdi olmuyor, bu ürünleri dünyaya satma ihtimalleri artıyor. Birde bu ürünlerin kontrolü yapılıyor. Biz Migros olarak ÅŸu ana kadar 145 tane ürünü iyi tarım sertifikalı hale getirdik ve bunun Odağımızda yer alan bir baÅŸka konu ise kendine yetebilirlik. YeÅŸil mercimek mesela aslında Türkiye'den dünyaya yayılmış ama maalesef sonra tüm dünyadan türkiye'ye ithalatı yapılan bir ürün haline gelmiÅŸ yeÅŸil mercimek biz burada Kayseri valiliÄŸiyle ve Kayseri'deki üretici kuruluÅŸlarda bir iÅŸ birliÄŸi yaptık yerel ürün üretimini arttırmaya yönelik.
​
EKREM ALTIN-Metro Türkiye Gıda Satınalma Direktörü: Güvenilir gıdaya eriÅŸimin ne kadar kıymetli olduÄŸunu depremde, pandemide yaÅŸadık. Perakende noktalarının da yine güvenilir gıdaya taze gıda eriÅŸim konusundaki performans ve baÅŸarı hikayesine tanıklık ettik. Metro Türkiye olarak Türk mutfağına hizmet etmeyi kalbimizin ortasına koymuÅŸ bir kurumuz. 2012 yılında baÅŸladığımız projeyle coÄŸrafi iÅŸaretli ürünler projemizle önemli baÅŸarılar elde ettik.
Mesela TaÅŸköprü sarımsağı 2012 yılında rekoltesi 50,000 tondan 10,000 tonlara kadar gerilemiÅŸti ve Çin sarımsağı karşısında çok büyük bir tehdit altındaydı. Biz, çiftçilerimize eÄŸitimler verdik, seminerler verdik ve alım garantisi verdik ve TaÅŸköprü sarımsağı Avrupa BirliÄŸi'nde de tescil alan ürünlerinden bir tanesi haline geldi. Bunun gibi onlarca hikaye var.
Türk mutfağından bahsederken dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyorum. Bizim olmazsa olmaz kısmımız ürün ve ürünlerimiz konusunda hepimizin üstüne düÅŸen çok önemli görevler var. Küçük bir örnek bu potansiyelden bahsederken mesela İtalya'nın parmesanından bir örnek vermek gerekirse 50,000 kiÅŸinin ekmek yediÄŸi bir iÅŸ bu ve 300 milyon euro'luk bir ekosistemden bahsediyoruz.300 milyon Euro ve 50,000 kiÅŸilik bir örnek. Ülkemize dönelim Malatya kayısısından bir örnek veriyim 50,000 aile ekmek yiyor burdan ama yarattığımız katma deÄŸer 30 milyon Euro yani İtalya’nın onda biri kadarlık bir katma deÄŸer var. Bunun gibi çok ürünümüz var bizim üstümüze düÅŸen aslında burada alacağımız çok büyük yol var.
​
YALKIN TÜTÜNCÜOÄžLU-Hepsiburada Kategori Grup BaÅŸkan Yardımcısı: 25 yıl öncesinde Hanzade Hanım'ın kurduÄŸu ve bugün hâlâ oldukça rekabetçi pazar ÅŸartları altında faaliyetimize devam ediyoruz. Bir yanda Amerikalı bir yanda Çinli ve bir Türk'ün olduÄŸu bir fıkraya benziyor biraz bizim dijital hikayemiz. Böyle bir rekabetin içinde ve yüzde yüz yerli kaynaklarımızla e ticareti ülkemize döndürmeye çalışıyoruz. GeçtiÄŸimiz yıl 1.85 trilyon liralık bir e ticaret hacmi yakalandı, Türkiye'nin tamamında ki ticaretin bu sene 3.5 trilyona kadar ulaÅŸmasını öngörüyoruz. Birçok proje ve program yürütüyoruz onlardan en kıymetli olanıda bizim için kadın giriÅŸimciler programımız. Bu program kapsamında neler yapıyoruz Türkiye'nin farklı coÄŸrafyalarında özellikle üretim anlamında deÄŸer yaratan, ortaya bir ürün koyan kadın giriÅŸimcilerimizi hem komisyon anlamında hem onların dijital dünyada geliÅŸimi anlamında hem de satışlarını artırmaları konusunda desteklemeye çalışıyoruz. Kadın giriÅŸimciler projesindeki hacim kabaca 5000 satıcıya ulaÅŸmış durumda ve her sene aslında bunu büyütmeye çalışıyoruz. Bir de Hepsitürkiye'den projemiz var. Fethiye’den, Adana'dan, Osmaniye'den farklı kooperatiflerden gelen bu bölgeye has ürünleri ön plana çıkardığımız bir proje.
​
Biz iÅŸ ortaklarımızla beraber mevcut ticaretimizi büyütme yönünde hamleler yapıyoruz. Hepsiburada olarak kuruduÄŸundan bu yana Türkiye'ye deÄŸer katma motivasyonuyla da beraber toplumsal deÄŸer katacak farklı projelere imza atmaya çalışıyoruz. Maalesef biraz önce de deÄŸindik deprem dönemi beraber nasıl fayda saÄŸlayabiliriz diye üzerine düÅŸündüÄŸümüz ve çalıştığımız bir dönem oldu. Bütün perakendecilerin ve online platformların el ele vererek çalıştığı bir dönemdi. Çünkü bölgede çok acil ihtiyaç vardı bazı ihtiyaçların çok hızlı çözülmesi gerekiyordu. Biz, Mart 2023 itibariyle bölgede üzerinde deprem bölgesi e- ticaret ve teknoloji projesi baÅŸlattık. Projenin amacı bölgede o dönem için tekrar çalışmaya ihtiyacı olan kitleye istihdam saÄŸlamak ve artık çalışamaz durumda olan satıcılarımızın mümkün mertebe ihtiyaçlarını gidererek onlara kolaylıklar saÄŸlamaktı. Tabii hiç satış yapmamış bir çok satıcıyı e ticaret ile tanıştırmaktı. Bugün buradaki uzaydan toplam 10 bine yakın satıcıya ulaÅŸtık bunların kabaca 5 bini daha önce hiç e ticaretle uÄŸraÅŸmamış insanlardan oluÅŸuyor. 2023 Mart'tan bu yana bölgede kabaca 7 milyara yakın deÄŸer yarattık diyebilirim. Hedefimiz bu sene sonu itibariyle bu rakamı 10 milyar TL’ye çıkarmak.
​
​
PANEL 2: Yerel Ürünlerle Tatlanan Kültürel Hazinemiz: Türk Mutfağı
Gıda ve tarım sektörü denilince ayrı düÅŸünülemeyen sektör Gastronomi…yerel üretimin odaÄŸa alındığı 3. Güvenilir Ürün Zirvesi’nde kültürel hazinemiz Türk Gastronomisini konuÅŸmazsak etkinlik eksik olurdu. Kendi alanlarının en önemli isimleri, Türk mutfağının uluslararası alandaki yerini, gastronomi turizminin potansiyelini ve kültürel mirasın korunmasını ele aldı. Deneyimli Gastronomi Yazarı Talip Bayram’ın moderatörlüÄŸünü üstlendiÄŸi panelde bakın neler konuÅŸuldu…..
​
Talip Bayram-Gastronomi Yazarı (Moderatör): Bugün ülkelerin ekonomik gücünü belirleyen bir baÅŸlığı gastronomiyi konuÅŸacağız. Akademiden mutfak profesyonellerine, yapay zeka üzerine çalışanlardan Türk mutfak kültürünü çalışanlara aramızda alanının en deneyimli isimlerini misafir ediyoruz. Bizim yemek kültürümüzle ilgili çok önemli bir kültürel mirasımız var Alanya’da, Gülüklü çorbası, öksüz helvası ve laba dolması gibi yemekler yedim. Gerçekten, bunlar hakkında çok az kiÅŸi bilgi sahibi. Åžu an kültürel mirasımız kabul edilen 6000 yemek artık yapılmıyor. Biz aslında kültürel lezzetlerimizi, yemek kültürümüzü biraz unutmuÅŸuz. Bu mirası tekrar ön plana çıkarmak çok önemli.
​
Ramazan Bingöl-TÜRES Genel BaÅŸkanı: Türk mutfağını çok övüyoruz ama literatürde yokuz. Peru, Kore gibi ülkeler bizden önde. Bunu nasıl deÄŸiÅŸtireceÄŸiz? Artık gastronomi turizmi ve gastro-politika devreye girmeli. Biz Türk mutfağını dünyaya duyurabilecek çok deÄŸerli bir hazineye sahibiz, ama iyi bir stratejiye ihtiyacımız var.
CoÄŸrafi iÅŸaretli ürünlerimiz dünya çapında tanıtılmalı, katma deÄŸerli bir ÅŸekilde satılmalı. ÖrneÄŸin, bir Akçaabat mantarı Avrupa'ya gittiÄŸinde 100 Euro’ya satılıyor, ama burada 2 Euro’ya satılıyor. Bu ürünleri doÄŸru ÅŸekilde deÄŸerlendirmeliyiz.
Türkiye, gastronomi alanında ciddi çalışmalar yapıyor. Bakanlıklar ve yerel yönetimler çok ciddi iÅŸler yapıyor, bunlar yakında her yerde görülecek. Türk mutfağı artık dünyada hak ettiÄŸi yeri alacak. Evet gastronomi alanında muazzam bir hazinemiz var ama bunu gösterebilmekte önemli. Restaurantlarımız kalitelerini arttırmalı.
​
Dr. Serap Nazır Demircan-Beykoz Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm BaÅŸkanı: Uzun yıllardır iyi tarım uygulamaları ve coÄŸrafi iÅŸaretli ürünlerle çalışmaktan gurur duyan birisi olarak, ÅŸimdi akademi bakış açısıyla bu alana katkı saÄŸlamak için çalışıyorum. Yerli malı ve Türk mutfağı sloganlarıyla büyüyen bir neslin temsilcisi olarak, ülkemizin kadim mutfak kültürünü, Mezopotamya’dan Osmanlı’ya ve Cumhuriyet dönemine kadar uzanan derin tarihsel mirasını öÄŸrencilerimize aktarıyoruz.
Günümüzde gastronomi eÄŸitimi, yalnızca lezzetli yemek hazırlamaktan ibaret deÄŸil; ürün geliÅŸtirme, duygusal analiz, aromatik bitkiler ve baharatlarla tatları zenginleÅŸtirme gibi geniÅŸ kapsamlı bir yaklaşımla sürdürülüyor. EÄŸitim programlarımızın yüzde 50’den fazlasını uygulamalı dersler oluÅŸturuyor. Bu süreçte öÄŸrenciler, sektörün deneyimli ÅŸefleri ve uzmanlarıyla birebir çalışarak hem teknik bilgiye hem de yaratıcı becerilere sahip oluyor.
Amacımız, öÄŸrencilerimizin sadece sektörde çalışmakla kalmayıp, Türk gastronomisinin global arenadaki tanınırlığını artırmalarına da katkı saÄŸlamak.
​
Bayram Özrek-TAÅžFED Yönetim Kurulu BaÅŸkanı: 1992 yılında kurulan derneÄŸimiz, 2000 yılında federasyon haline geldi, 2011 yılında ise Dünya AÅŸçılar BirliÄŸi'ne üye olduk ve Türkiye'de bu birliÄŸe üye olan tek federasyon olduk. Ayrıca, bugün Avrupa ve Asya'nın bazı bölgelerine de merkez olarak hizmet veriyoruz. Dünya AÅŸçılar BirliÄŸi'nin bir parçası olarak, ÅŸeflerle birlikte uluslararası festivaller, fuarlar ve gastronomi programlarına katılıyor ve bu etkinliklerde Türk mutfağını tanıtıyoruz. Türk AÅŸçılık Milli Takımı ile 1997'den bu yana yurtdışındaki programlarda Türk mutfağını temsil ediyor ve bu programlarda ödüller alıyoruz.
Talip Bayram'ın sorusu üzerine, Türkiye'den yurtdışına baÅŸarıyla gitmiÅŸ ÅŸeflerin sayısının oldukça fazla olduÄŸunu belirten Özrek, 2019-2024 yılları arasında 600'ün üzerinde ÅŸefin yurt dışına gönderildiÄŸini ve bunların çoÄŸunun mutfak sanatları mezunu genç ÅŸefler olduÄŸunu vurguladı. Bu ÅŸeflerin gittikleri ülkelerde baÅŸarılı olduklarını ve geri dönerken olumlu geri bildirimler aldıklarını söyledi. Ancak, sektördeki en büyük sorunun Türk aÅŸçılarının yurtdışına gitme isteÄŸi olduÄŸunu ifade etti. Türkiye'deki maaÅŸların yetersizliÄŸi nedeniyle, birçok aÅŸçının yurtdışını tercih ettiÄŸini ve bunun çözülmesi için okul ve sektör iÅŸbirliÄŸinin artırılması gerektiÄŸini belirtti.
Gastronomi turizmi hakkında da konuÅŸan Özrek, Türk mutfağının çok zengin bir lezzet yelpazesi sunduÄŸunu, ancak yurtdışında sadece belli baÅŸlı tatların tanındığını söyledi. Rakı, döner, baklava, lokum ve Türk kahvesi gibi ürünler dünyada bilinse de, Türk mutfağının sunduÄŸu diÄŸer tatların henüz yeterince keÅŸfedilmediÄŸini belirtti. Özrek, bu konuda devletin ve bakanlıkların desteklerinin çok önemli olduÄŸunu ve Türk mutfağını dünyaya tanıtmak için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiÄŸini vurguladı.
​
Sibel TopçuoÄŸlu DedeoÄŸlu-Türkolog, Türk Mutfağı Uzmanı: Anadolu toprakları, tarihi birikimi, kültürel zenginlikleri ve doÄŸal özellikleriyle gerçekten kadim bir bölge olup, bu toprakların en deÄŸerli kültürel unsurlarından biri de mutfak kültürüdür. Mutfak kültürüne bakarken, bu kültürün sadece yeme içmeden ibaret olmadığını, aslında saÄŸlık, bilim ve geleneklerle ÅŸekillendiÄŸini görmek gerekir. ÖrneÄŸin, KahramanmaraÅŸ'ta yetiÅŸen ürünler ve bunların yapım teknikleri, çok sayıda benzersiz özelliÄŸe sahiptir. Bu unsurlar arasında sumak, tarhana ve tırÅŸik gibi ürünler ön plana çıkmaktadır.
Sumak, özellikle saÄŸlık açısından büyük önem taşır. MaraÅŸ'ın endemik bitkilerinden biri olan sumak, ekÅŸi tadıyla bilinir ve geleneksel olarak çeÅŸitli hastalıkların tedavisinde kullanılır. 18. yüzyılda Osmanlı doktorlarının kolera hastalığına karşı MaraÅŸ'tan gelen sumak ÅŸerbetiyle tedavi önerdiÄŸi kaydedilmiÅŸtir. Yine, MaraÅŸ'ta sumak ekÅŸisi günümüzde de hala sıvı formda, tıpkı nar ekÅŸisi gibi, tüketilmektedir.
Tarhana ise hem tarihi bir geçmiÅŸe hem de günümüz gastronomisine deÄŸerli bir katkıdır. Osmanlı döneminde, Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi sırasında gıda lojistiÄŸi olarak kullanılan tarhana, günümüzde MaraÅŸ’ta birçok firma tarafından üretilmekte ve yurtdışına ihraç edilmektedir. Tarhananın, MaraÅŸ’ta toplum hayatında çok özel bir yeri vardır. DüÄŸünlerde, toplu yemeklerde ve ev ziyaretlerinde önemli bir rol oynar.
TırÅŸik otu ise MaraÅŸ'ta geleneksel olarak kullanılan ve çok faydalı olduÄŸu bilinen bir baÅŸka üründür. TırÅŸik, C vitamini bakımından zengin olup, aynı zamanda çok güçlü bir antioksidan etkisi gösterir. Bu bitki, halk arasında saÄŸlık amacıyla, özellikle hastalanmamak için tüketilen bir çorba olarak kaynatılır. Ayrıca, bu bitkinin bilimsel araÅŸtırmalarla antioksidan özelliÄŸi de kanıtlanmıştır. Canan Karatay’ın yaptığı araÅŸtırmalarla, tırÅŸik otunun saÄŸlığa olan faydaları daha da ön plana çıkmıştır.
MaraÅŸ’tan gelen bir baÅŸka önemli ürün ise sarı çeltik pirincidir. 18. yüzyılda Mısır'dan gelen bir ailenin taşıdığı pirinç tohumlarından elde edilen bu pirinç türü, günümüzde MaraÅŸ’a özgü ve deÄŸerli bir tarım ürünü haline gelmiÅŸtir. Sarı çeltik pirinci, hem tarihi hem de kültürel baÄŸlamda büyük öneme sahiptir.
Bu örnekler, Anadolu'nun mutfak kültürünün sadece bir yemek listesi deÄŸil, aynı zamanda saÄŸlığı, tarihi, coÄŸrafyayı ve toplum yapısını yansıtan bir aynası olduÄŸunu gösteriyor. Gastronomi, zamanla sadece bir yemek meselesi olmaktan çıkıp, saÄŸlıklı beslenme ve bilimsel araÅŸtırmalarla da iç içe geçen bir alan haline gelmiÅŸtir.
​
Doç.Dr.Gül Tokdemir-Çankaya Üniversitesi Akademisyen: Gastronomi ve yenilikçi teknolojilerin birleÅŸimi, sektörün geleceÄŸini ÅŸekillendirecek önemli bir trend. Yapay zeka, sanal gerçeklik ve metaworld gibi teknolojiler, sektördeki iç süreçleri dönüÅŸtürmeye baÅŸladı ve önümüzdeki yıllarda bu etkilerin artması bekleniyor. Gastronomi sadece yemek hazırlığıyla ilgili deÄŸil, aynı zamanda saÄŸlık, güvenlik ve iÅŸ operasyonlarını içeren karmaşık riskler taşıyor. Bu riskleri yönetmek, gelecekteki ÅŸefler için kritik bir beceri olacak.
Bu doÄŸrultuda, gastronomi öÄŸrencilerinin mutfak güvenliÄŸi ve risk yönetimini öÄŸrenebilmeleri için sanal gerçeklik teknolojisini kullanan bir proje baÅŸlatıldı. Bu projede, sanal ortamda mutfak riskleri deneyimlenerek, öÄŸrencilere güvenli bir ÅŸekilde pratik yapma imkanı sunuluyor. Ayrıca, yapay zeka destekli ÅŸef avatarları da öÄŸrencilere tarif öÄŸretirken güvenlik ve risk yönetimi konusunda rehberlik edecek.
Yenilikçi teknolojiler sadece eÄŸitimde deÄŸil, mutfak operasyonlarının optimize edilmesi, sürdürülebilirlik ve kaynak yönetimi gibi alanlarda da kullanılabiliyor. Yapay zeka, restoranlarda enerji ve malzeme tasarrufu saÄŸlamak için de etkili bir araç olacak.​​
​
​
​
WORKSHOPLAR
Hem glutensiz hem leziz
3. Güvenilir Ürün Zirvesi kapsamında düzenlenen workshoplar gastronomi tutkunlarını buluÅŸturdu. Hem glutensiz hem leziz temasıyla gerçekleÅŸtirilen workshoplarda, glutensiz tariflerin hem saÄŸlıklı hem lezzetli olabileceÄŸi vurgulandı. Ana sahnede reçete denemeleri ile gerçekleÅŸen etkinlikte glutenin tercih mi zorunluluk mu olduÄŸu sorusu da geniÅŸ çapta ele alındı.
Güvenilir Ürün Zirvesi’nin en merak edilen etkinliklerinden workshoplar bu yıl "Tatlarda Özgürlük: Glutensiz Lezzet KeÅŸfi" baÅŸlığında düzenlendi. Ana sahnede yapılan Glutensiz reçete denemelerini gastronomi alanının uzman ismi Åžef Özlem Mekik hazırladı.
​
Workshopların ilk bölümünde Muratbey Peynirleri kullanılarak Patlıcan Melanzane yapıldı. Patlıcanlı bir meze olan tarifte Muratbey’in Kaymaklı ve Burgu Peyniri kullanıldı. Ürünün hazırlanması esnasında konunun uzman isimleri de glutensiz beslenmeye dair doÄŸru bilinen yanlışları konuÅŸtu. ModeratörlüÄŸünü Analiz Gazetesi Yazarı Kübra Yılmaz ÇetindaÄŸ’ın yaptığı sohbetin konuÅŸmacıları İstanbul Aydın Üniversitesi Gastronomi Bölümü BaÅŸkanı Prof. Dr. Kamil Bostan, Muratbey İletiÅŸim ve İş GeliÅŸtirme Direktörü Gülnur UluÄŸ ve Türkolog Sibel TopçuoÄŸlu DedeoÄŸlu oldu. Gazeteci Kübra Yılmaz ÇetindaÄŸ’ın sorularını yanıtlayan konuÅŸmacılar gluten ile saÄŸlık iliÅŸkini tartışırken glutensiz lezzetlerin Türk damak kültürüne uygun hazırlanabileceÄŸi konuÅŸuldu.
​
İkinci workshopta ise et ÅŸarküteri ürünleri kullanılarak hazırlanan glutensiz tarifler ele alındı. Danet Afyon SucuÄŸu ve Danet Dana Kaburga Füme ürünleri kullanılarak hazırlanan Fırın Mücver hem saÄŸlıklı oluÅŸu hem de pratikliÄŸi ile çok beÄŸenildi. Fırın Mücver hazırlanırken Gastronomi Yazarı Talip Bayram’ın moderatörlüÄŸünü üstlendiÄŸi bir sohbet gerçekleÅŸtirildi. Toplumun gluten tüketimine bakışı, yanlış bilgilendirmeler, çölyak’ın nasıl bir hastalık olduÄŸu gibi baÅŸlıkların ele alındığı sohbette DANET Kalite Güvence Yöneticisi Furkan Sungur Uluçay, Çölyakla YaÅŸam DerneÄŸi BaÅŸkanı Serap Ardıç ve Beykoz Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları ÖÄŸretim Görevlisi Çise Gökçe gluten tercih mi zorunluk mu sorusuna da yanıt aradılar.
​
Her iki workshop da gluten hassasiyeti olanlar için hem lezzetli hem de saÄŸlıklı alternatiflerin mümkün olduÄŸunu gösterdi. Katılımcılar, glutensiz mutfakla ilgili bilgi edinirken aynı zamanda öÄŸle yemeÄŸinde workshoplarda yapılan reçeteleri tatma fırsatı buldular.
​
İşte o glutensiz reçeteler.
Patlıcan Melanzane
Hazırlanma ve PiÅŸirme Süresi: 30 dakika
Porsiyon Miktarı: 4 - 6 kişilik
Malzemeler:
2 adet bostan patlıcanı (halka halinde kesilmiş ve tuzlu suda bekletilmiş)
200 gram Muratbey Burgu Peynir
100 gram Muratbey KaÅŸar Peyniri (rendelenmiÅŸ)
2 diş sarımsak (ince doğranmış)
1 adet soğan (ince doğranmış)
3 adet domates (rendelenmiÅŸ)
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı domates salçası
Tuz, karabiber, fesleÄŸen
Taze fesleğen yaprakları (isteğe bağlı)
Hazırlanışı:
1- Halka halinde kesilmiş patlıcanları tuzlu suda bekletin, ardından iyice kurulayın ve zeytinyağı ve mısır unu ile bulayın.
2- Bir tavada zeytinyağı ile doÄŸranmış sarımsak ve soÄŸanı soteleyin. Domatesleri ve salçayı ekleyip 5 dakika kadar piÅŸirin. Tuz, karabiber ve fesleÄŸen ekleyerek sosu lezzetlendirin.
3- Patlıcanları180 C fırına verin ve pişirin.
4- Ön piÅŸirilmesi yapılmış patlıcanları fırın tepsisine bir kat serin, üzerine domates sosu gezdirin. Muratbey Burgu Peyniri ve rendelenmiÅŸ Muratbey KaÅŸar Peynirinden serpin. Bu iÅŸlemi birkaç kat yaparak tekrarlayın.
5- Önceden ısıtılmış 180°C fırında, peynirler eriyip üzeri hafif kızarana kadar (yaklaşık 10-15 dakika) piÅŸirin.
6- Üzerine taze fesleÄŸen yaprakları ekleyerek servis edin.
Fırında Kabak Mücver
Hazırlanma ve PiÅŸirme Süresi: 50 dakika
Porsiyon Miktarı: 4 - 6 kişilik
Malzemeler:
2 adet kabak, 1 adet havuç ve 1 adet patates (rendelenmiÅŸ ve suyu sıkılmış)
100 gram Danet Afyon SucuÄŸu (küçük küpler halinde doÄŸranmış)
100 gram Danet Dana Kaburga Füme (ince doÄŸranmış)
2 adet yumurta
1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
1/2 su bardağı mısır unu
1/2 su bardağı zeytinyağı
1 paket kabartma tozu
Tuz, karabiber, pul biber
Biraz doğranmış taze nane ve dereotu
Hazırlanışı:
1- Rendelenmiş sebzelerin suyunu iyice sıkın.
2- Kabak, havuç, patates ve doÄŸranmış Danet ürünlerini bir karıştırma kabına alın.
3- Yumurtaları, rendelenmiş kaşar peynirini, mısır ununu ve kabartma tozunu ekleyin.
4- Zeytinyağını ekleyerek karıştırın. Tuz, karabiber, pul biber ve taze otlarla lezzetlendirin.
5- Hazırladığınız karışımı yağlanmış fırın tepsisine eşit bir şekilde yayın.
6- Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 25-30 dakika üzeri kızarana kadar piÅŸirin.
7- Dilimleyerek sıcak servis yapın.